Başkan Yüce;“Asgari Ücret İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret Olmalıdır”

2022 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısıyla 1 Aralık 2021
Çarşamba günü (yarın) sosyal tarafların katılımıyla yapılacaktır.

Asgari ücret, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına
göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir
ücrettir. Bu yönüyle asgari ücret, insanın yaşaması ve varlığını
sürdürebilmesi için gerekli olan asgari gelir kaynağıdır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Anayasası’nın girişinde, “işçinin ve
ailesinin yalnızca geçimini temin eden ücret, insanca yaşamaya yeterli
bir ücret değildir. Hâlbuki işçinin insanca yaşaması için yeterli ücrete
sahip olması gerekir” ifadesine yer verilmiştir.

Üç İşçi Konfederasyonu “insan onuruna yaraşır bir asgari ücret”
belirlenmesi taleplerini bir araya gelerek ortaklaştırmıştır. Özellikle
sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel sorunu olan asgari
ücretin, belirlediğimiz ve savunduğumuz ilkeler doğrultusunda karara
bağlanması büyük önem taşımaktadır.

Ücretli çalışanların yarıya yakını asgari ücret ve civarında bir gelir
elde etmektedir. Sosyal güvenlik primine esas ortalama kazanç da asgari
ücretin biraz üzerindedir. Asgari ücret belirleme çalışmaları sadece
ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan
ilgilendirmektedir. Sadece asgari ücret alanlar değil; asgari geçim
indirimi, işsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği, engelli ve yaşlılık
aylığı ile bakım yardımı, genel sağlık sigortası, bireysel emeklilik,
sosyal güvenlik borçlanması,  sosyal güvenlik alt ve üst primlerinin
belirlenmesi gibi çok geniş bir alanı kapsamaktadır.

Ekonomide özellikle son dönemde döviz kurlarında yaşanan olağanüstü
dalgalanma ve başta gıda ve kira olmak üzere temel mal ve hizmet
fiyatlarında görülen artışlar, emeğinden başka hiçbir geliri olmayan
ücretli çalışanların satın alma gücünü geriletmiştir.

Bu nedenle, 2022 yılında geçerli olacak asgari ücretin, ekonomide
yaşanan gelişmeler de dikkate alınarak, insana yakışır bir yaşam
düzeyini sağlayacak şekilde tespit edilmesi gereği ortak düşüncemizdir.

Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının bir ölçüsüdür. Sosyal devlet
anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel
alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla
tespit edilmesi toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için
gereklidir.

Üç İşçi Konfederasyonu “aileleri ile birlikte insan onuruna yaraşır bir
asgari ücret” belirlenmesi taleplerini yineleyerek bir kez daha bir
araya gelmiştir.

Anayasamız devlete “çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret
elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli
tedbirleri alma” görevi vermektedir. Ayrıca, asgari ücretin tespitinde
“çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde
bulundurulur” denilmektedir.

Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte
insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Asgari ücretin belirlenmesi
müzakerelerinde göz önünde tutulması gereken öncelikli husus,
çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşullarıdır. Çalışanlar,
yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve “ülkenin
içinde bulunduğu ekonomik durum” gerekçesiyle asgari ücretin düşük
belirlenmesi kabul edilemez.

Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi AB üyesi tüm ülkelerin gerisine
düşmüştür. Küresel pazarlar ile rekabet edebilmek adına emek kesiminin
talepleri görmezden gelinmemelidir. Türkiye’nin rekabet şartlarını düşük
ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır.

Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri
bulunmaktadır. Türkiye’de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğu
ücret geliri elde edenlerdir. Kaldı ki, hem doğrudan gelir ve kazanç
üzerinden hem dolaylı olarak mal ve hizmet alımında yapılan zorunlu
ihtiyaç harcamalarından dolayı günlük yaşantısının her aşamasında
vergiye maruz kalınmaktadır.

Ücretli çalışanların net ücreti, vergi dilimlerindeki artışlar nedeniyle
ilerleyen aylarda düşmektedir. Asgari ücret alan işçiler bile yılın son
dört ayında eksik ücret almak durumunda kalmaktadır. Asgari ücrette
gelir vergisi nedeniyle meydana gelen gerilemenin telafi edilmesi
uygulaması, sadece asgari ücretle çalışan bekâr işçiler için geçerlidir.
Evli, üç çocuklu ve eşi çalışmayan bir işçi yılbaşında elde ettiği ücret
düzeyini yılsonunda alamamaktadır. Bu işçinin yılın toplamı itibariyle
kaybı devam etmektedir. Mevcut bu uygulamayla aile korunmamaktadır.

Ücretli çalışanlar için vergi matrahı farklılaştırılmalıdır. 2002
yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 17,1 katı iken,
günümüzde 6,7 katına gerilemiştir. Tüm ücret gelirlerinde, asgari ücrete
denk gelen kısmına kadar olan tutarın vergi dışı bırakılması yönünde
sosyal taraflar arasında görüş birliği oluşmasına rağmen -şimdiye kadar-
herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.

İşverenin sosyal güvenlik primi düşürülmesine ve buradan doğan
milyarlarca liralık gelir kaybı Hazine tarafından karşılanmaktadır.
Ancak işçilerin sosyal güvenlik priminde bir indirim yapılmamıştır.
Sosyal devletin koruyucu vasfı öncelikle düşük gelirli olan ücretli
çalışanlar için olmalıdır.

Bu çerçevede; işçi temsilcileri, “insan onuruna yakışır” bir düzeyde
asgari ücret belirlenebilmesi için, Komisyon çalışmaları sırasında temel
alınması gereken ilkeleri aşağıdaki biçimiyle savunmaktadır:

•       Asgari ücretin saptanmasında Anayasa’da yer alan “geçim şartları”
yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır. Günün ekonomik ve sosyal koşullarına
göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık
onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmelidir.

•       Asgari ücret net olarak açıklanmalıdır. Bu ücretten yapılacak vergi,
sosyal güvenlik vb. kesintiler net tutarın üzerine ilave edilmeli ve yıl
boyunca asgari ücret açıklanan bu net ücretin altına düşmemelidir.
Asgari Geçim İndirimi (AGİ) işçinin medeni durumuna göre ayrıca ilave
edilmelidir.

•       Tüm ücretlerin asgari ücrete tekabül eden kısmı vergiden muaf
olmalıdır. Gelir vergisi tarifesi en az yeniden değerleme oranında
artırılmalıdır.  Ayrıca ücretliler için damga vergisi uygulaması
kaldırılmalıdır. Asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için
uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır.

•       Asgari ücret, herhangi bir ayırım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek
olarak ve yıllık belirlenmelidir. İşçilerin arasında nitelik, kıdem,
işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız
olarak ele alınmalıdır.

•       Asgari ücret, ekonomik ölçülerin ötesinde sosyal bir ücret olarak
kabul edilmeli ve bu özelliği temel alınarak belirlenmelidir.

•       Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük
aylık tutarını asgari ücret belirlenirken de dikkate almalıdır.



Asgari ücret ile bağlantılı olarak ve günümüz ekonomik koşullarını da
dikkate alarak;



•       İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik prim desteğinin benzeri bir
destek işçilere de verilmeli ve işçilerin sosyal güvenlik haklarında bir
kayıp yaratmayacak şekilde işçi SGK prim payı 5 puan düşürülerek
bütçeden karşılanmalıdır.

•       “Sosyal Devlet” ilkesi gereği memurlara çalışmayan eş için ödenen
“aile yardımı” işçiler için de uygulamaya konulmalıdır.

•       Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve asgari ücret
teşviki sadece sendikal örgütlenmenin olduğu işyerleri için
uygulanmalıdır.



Kamuoyuna saygıyla duyurulur.



    Ergün ATALAY                                 Mahmut ARSLAN                   Arzu ÇERKEZOĞLU

TÜRK-İŞ Genel Başkanı                         HAK-İŞ Genel Başkanı              DİSK Genel Başkanı