Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıldızı her şehidimizin ta kendisi. Böyle bir bayrak dünyada yok“

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Dünyada, istiklali ve istikbali için, en modern silahların karşısına çıkıp dimdik durabilecek cesarete sahip başka bir millet var mıdır, doğrusu ben görmedim, bilmiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ama bu 15 Temmuz gecesi işte bunu gösterdi. 15 Temmuz gecesi en iyi sınavı veren kurumlarımızdan biri de adalet teşkilatımızdır. Darbe girişiminin tespitiyle birlikte hızla harekete geçen, ilk andan itibaren tüm çalışmaları hukuka uygun şekilde yürüten ve anında açıklamalarını yapmak suretiyle, ‘yargı olarak, hukuk olarak, gereği neyse yapılacaktır ve yaptıklarınız hukuka aykırıdır, yasalarımıza aykırıdır’ demek suretiyle ilk mesajlarını vermiş ve böylece yargı kapısının arkasına girip gizlenmemiştir. Bu tavır çok önemliydi. Hâkimlerimize, savcılarımıza teşekkür ediyorum. Milletimizin, hâkim-savcılarımız yanında polisiyle, darbeye karşı çıkan namuslu askerleriyle, ekipmanlarıyla sahada olan belediye görevlileriyle, tüm fertleriyle birlikte verdiği o kutlu mücadele, tarihe altın harflerle kazınmıştır. Çanakkale’nin, Dumlupınar’ın, terörle mücadelede gösterilen sayısız kahramanlıkların hikâyeleriyle büyüyen çocuklarımız, gençlerimiz, 15 Temmuz’da kendi destanlarını yazdılar. Türkiye, bağımsızlığın, onurun, kanı ve canı pahasına mücadelenin ne olduğunu bilen, bunu bizzat yaşayan bir nesle daha kavuştu. Artık sadece tarih kitaplarından okuyan değil, hem okuyan hem yaşayan bir nesle kavuştu. Bizim uzun süredir ifade ettiğimiz, Tem millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ne demektir, ne anlama geliyor, o gece 79 milyon hep birlikte yaşadık, gördük, idrak ettik.”

“KİMSE BU VATAN TOPRAKLARI ÜZERİNDE BİR OPERASYON DÜŞÜNCESİ İÇERİSİNE GİREMEYECEK”

Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Abaza’sıyla 79 milyon tek millet olduğunu, böyle bir ayrımın bulunmadığını ve böyle olmak zorunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle olursak hedefe ulaşacağız” dedi.

Bu vatanın tek bayrağının bulunduğunu, rengini şehidin kanı, hilalin ise bağımsızlığın ifadesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıldızı her şehidimizin ta kendisi. Böyle bir bayrak dünyada yok. Alnı şanlı bu bayrağımızın karşısına bazı paçavralar çıkarılıyor. Asla bunlara yer veremeyiz, asla bunlara müsaade edemeyiz. İşte şimdi de bütün yapılan operasyonlar bu ülkede bunların olamayacağının bir ifadesidir. Sonuna kadar da bu mücadele, bu operasyonlar aynı kararlılıkla devam edecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan olduğunu belirterek, kimsenin bu vatan toprakları üzerinde bir operasyon düşüncesi içerisine giremeyeceğinin altını çizdi.

“15 TEMMUZ GECESİ BU ÜLKENİN HER RENGİ, ÖZGÜRLÜĞÜNE VE GELECEĞİNE SAHİP ÇIKTI”

Bu vatan toprakları üzerinde bir operasyon düşüncesine girenlerin karşısında orduyu, polisi, köy korucularını ve milletin ta kendisini bulacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “30 Ağustos’ta da ifade ettim, burada tekrarlıyorum; bu millete, bu ülkeye karşı kötü niyet besleyenler çok iyi bilsinler ki Türkiye sanıldığı gibi 570 bin kişilik değil, 79 milyonluk bir orduya sahiptir ve bununla yürüyoruz. Ve tek devlet, devletin içinde devlet olmaz. İşte birileri bu hevese kapıldılar, devletin içinde devlet oluşturmanın gayreti içerisine girdiler. 40 yıldır bunun hesabındaydılar. Onun için ben 15 Temmuz’u atalarımızın da ifadesiyle, ‘bir musibet, bin nasihatten evladır.’ Öyle görüyorum ve bundan dolayı da 241 şehidimiz var, 2 bin 194 yaralımız, gazimiz oldu, ama Allah’a hamd ediyorum ki böyle bir imkân, böyle bir fırsat önümüze çıktı ve şimdi buradan inanıyorum ki Türkiye’miz kazanacak, milletimiz kazanacak ve yeni bir milat olarak geleceğe yürüyeceğiz. O gece verdiğimiz bu şehitlerimizin sadece 63’ü polis, 5’i asker olmak üzere, 68’i asli işi güvenlik olan kardeşimizdir. 241 şehidimizin kalan 173’ü sivillerden oluşuyor. Ve bunların içerisinde bakıyorsunuz 14-15 yaşında gençler var, 16-17 yaşında, 20 yaşında gençler var. Bu kardeşlerimizin mesleklerine bakıyoruz; emekli, esnaf, işçi, memur, öğrenci, kuaför, imam, şoför, marangoz, öğretmen, garson, seyyar satıcı, teknisyenler, mühendis olduklarını görüyoruz, profesör olduklarını görüyoruz. Aralarında işsiz olanlar da var. Yine bu şehitlerin kimi evli, kimi bekar, kimi dul. İçlerinde Ankaralı, İstanbullu olanı da var, Yozgatlı, Rizeli olanı da var, Erzurumlu, Niğdeli, Antalyalı, Elazığlı, Konyalı, Artvinli, Kırklareli, Diyarbakırlı, Mardinli, Sivaslı, Tekirdağlı, Malatyalı olanı da var. İçlerinde Abdullah Tayyip gibi 17 yaşında olanı da var, Cemal Amca gibi 67 yaşında olanı da.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi bu ülkenin her renginin, her kesiminin iradesine, özgürlüğüne, geleceğine sahip çıktığına dikkat çekti. Milletin görevini 15 Temmuz gecesi layıkıyla yerine getirdiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık sıra bizde, yani bu ülkenin yönetiminde, siyasetinde, bürokrasisinde görev alan herkeste. Yasama, yürütme, yargı, hepimizde. Bundan sonra bizim çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz’dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır, öyle olmak zorundadır. Şahsım dair kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem böyle anlarda hemen açıp 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır. Şayet orada gördüğümüz isimlerin hikâyeleri, orada gördüğümüz hayatlar, orada gördüğümüz fedakârlık bizi kendimize getiremiyorsa, hepimize de yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.

“FETÖ MİLLETİMİZİN GÖNLÜNDE ZATEN MAHKÛM OLMUŞTU”

“Dolaştığım şehit evlerinde, gazi evlerinde gerçekten kendim için yeni bir geleceği kazanmanın mutluluğunu yaşıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü hepsinden birçok dersler çıkarıyorum. Anlatılanlar çok farklı şeyler. Ve bu hem tecrübenizi artırıyor, hem de bu millet ne asil bir millet, Yarabbim sana hamdolsun bizi böyle bir milletle haşrettin. Şehitlerimizin emanetini, gazilerimizin vebali üzerinde hisseden hiç kimsenin ülke ve millet için çalışmaktan başka bir yola, yönteme, niyete kapılması mümkün değildir” diye konuştu.

“FETÖ denilen hain yapıyı kahrı perişan eden nedir biliyor musunuz?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Söz sahibi, güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizliklerdir, merhametsizliklerdir, bunu yaptılar. Sadece ve sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını-hukukunu yok sayan anlayışları sebebiyle FETÖ milletimizin gönlünde zaten mahkûm olmuştu. Emniyet Teşkilatımızın, Adliye Teşkilatımızın yaptığı iş; milletin gönlündeki bu manevi mahkûmiyeti şimdi ricaiye çevirmektir. Adaletin ne kadar önemli olduğunu sadece bu örnek bile bize anlatmakta ziyadesiyle yeterlidir. Madem ki dünya adalet üzere dönmektedir, öyleyse hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza düşen görev; adaletin en mükemmel şekilde yerine gelmesi için çalışmaktır. Ve bu süreci hızlandıralım, bir an öne hukuk içinde neticeye gidelim.”

“GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi darbecilerden 30 kişinin öldüğünü, 241 kişinin de darbeye karşı direnirken şehit olduğunu anımsatarak, “Demek ki bizler darbecilere kalkıp da güvenlik güçlerimize bunların hepsini vurun diye bir talimatı vermedik. Yine de onları yakalayın, gelin adalete teslim edin dedik. Ey dünya, hala sen bize hangi gözle bakıyorsun. Biz adalete yakalayıp teslim ediyoruz, siz ise kalkıp ‘endişeyle izliyoruz’ diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi, bu millete karşı terbiyesizlik değil mi? En önemlisi; şahsımı almaya veya vurmaya gelenler günlerce Marmaris’in ormanlarında gizlendiler, ama bizim jandarmamız onları orada vurmadı, vurabilirdi, öldürebilirdi. Ne yaptı? Yakaladı, götürdü yine savcıya teslim etti. İşte bu millet bu kadar asildir ve biz bu denli hukuk içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama diyorum ki; geciken adalet, adalet değildir, öyleyse süratle kararlarımızı verip bir an önce almaları gereken ceza neyse bu cezayı almalarıdır. İnsanın olduğu her yerde elbette hata da olur, eksik de olur, hatta hatta hıyanet de olur. Önemli olan; sistemin bir bütün olarak adalet üzere çalışmasıdır. İşte o zaman bireysel hataların ve yanlışların en az zararla telafi edilebildiğini görebiliriz. Adalet kelimesinin kökenini oluşturan adl’dir, bir şeyi doğru yere koymak, düzeltmek anlamına geliyor. Yani adalet, herkese hakkını teslim etmek, bunun için de gerekiyorsa eğriyi düzeltmektir. Bu durumda adaletsizlik de bir kimseye hakkı olmayanı vermek, bir başka ifadeyle eğriyi düzeltmeden bırakmak anlamını taşıyor. Bu tıpkı gülü sulamakla dikeni sulamak arasındaki fark kadar önemli, belirgin ve aynı zamanda ince bir çizgidir” şeklinde konuştu.