Komite, ‘Otomotiv Köyü’ kurma hedefinde

Yaklaşık 400 dönüm alan üzerine Otomobil Köyü kurmak istediklerini kaydeden Kisin, bu projelerini hayata geçirebilmek için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin 1/5.000’lik planları çıkarmasını beklediklerini anlattı. İlgili kurumlarla arazi tahsisi için görüştüklerine değinen Kisin, tahsis yapılması halinde 18 ay içinde projeyi bitirebileceklerini söyledi. Köy içerisinde sıfır ve ikinci el araç satışları yapılacağını dile getiren Kisin, “Aynı zamanda noterden bankaya, eğitim salonlarından, test sürüş alanlarına, botanik bahçesinden postaneye, lastikçiye, çocuk oyun parkından sosyal donatılara kadar ihtiyaç duyulabilecek her birimin bu köyde yer almasını planlıyoruz” diye konuştu. 
Otomobil Köyü’nün yanı sıra kentin küçük sanayi sitelerine ihtiyacı olduğuna da dikkat çeken Kisin, “Sanayi siteleri organize sanayi bölgelerinin fidanlığıdır. Kentimizde küçük sanayi sitelerine ve galericiler sitelerine de acil ihtiyaç vardır. Bu konuda da duyarlılık gösterilmesini bekliyoruz” diye konuştu. 

“Ara eleman bulmakta zorlanıyoruz”
Ardından sektörün sorunlarına değinen Kisin, en büyük sorunu ara elaman bulma noktasında yaşadıklarını anlattı. Özellikle mekanik ve kaportada kalifiye elaman bulamadıklarını dile getiren Kisin, bu noktada endüstri meslek liselerinden daha fazla yardım talep ettiklerini bildirdi. 
Ayrıca Mesleki Yeterlilik Belgelerinin de ciddi bir sorun olarak karşılarına çıktığını vurgulayan Kisin şunları söyledi: 
“Personel bulmakta sıkıntı çekmemizin yanı sıra mevcut personelimizi de kaybetme noktasındayız. Mesleki Yeterlilik Belgesi alınma zorunluluğu personelimizi rahatsız etmeye başladı. Çalışanlarımız arasında yıllardır yanımızda olup çocuk yaşta bu işe başlayıp, okuma yazma bilmeyenler var. Bu kişilerin sınava girip başarılı olup da belge alması mümkün değil, çünkü okuması yazması yok. Bizim talebimiz en az 5 yıldır sigortalı olup aynı işyerinde çalışan kişilere belgelerin doğrudan verilmesi ve bundan sonrasında işe başlayacak kişilerin sınava tabi tutulması yönündedir. Aksi halde bırakın personel sorununu çözmeyi, sorunumuzu daha da büyüteceğiz.”

“İşverenin belgelenmesi sektöre kalite getirir”
Çalışanların yanı sıra işverenin de belge alma zorunluluğu olacağını hatırlatan Mehmet Kisin, Türkiye’deki sıfır ve ikinci el satış yapan kurumlar için meslek tanımı yapıldığını, ilgili sınavlara girip sertifikası olan işverenin otomobil satışı yapabileceğini söyledi. Bu durumun mesleğe bir düzen ve standart getireceğini vurgulayan Kisin, önümüzdeki yıl bu uygulamanın başlamasını beklediklerini ifade etti. Bu sayede kayıt dışılığın önüne geçileceğine de dikkat çeken Kisin, “Yeni uygulamadan müşterilerimizin de memnun olacağı düşüncesindeyiz. Çünkü yeni uygulama ile herkes sattığı aracın arkasında olacak. Örneğin aldığınız araba 3 ay içinde arıza yapacak olursa satış yapan bayilerin tümü ürününün arkasında durup tamiratını yaptırmak zorunda olacak. Mevcut durumda ise kayıt altında olmayan satıcılardan alınan araçlar için aynı durum söz konusu değil” değerlendirmesini yaptı. 

“Kiralama pazarı giderek büyüyor”
Otomobil sektörünün nasıl bir yılı geride bıraktığına da değinen Mehmet Kisin, 2017’nin diğer yıllardan çok farklı geçmediğini ifade etti. Son 4-5 yıldır sektördeki büyüme grafiğinin yatay yönde seyrettiğini kaydeden Kisin şunları söyledi: 
“Bayilerimizin satışlarında artıştan da azalıştan da bahsetmek zor. Ancak bu yıl sektöre bir takım yenilikler de geldi. Yapılan vergisel değişiklikler, yılın sonunda yapılan taşıt pulu ile ilgili değişiklikler ve 2017 yılı içindeki dövizde yaşanan değişimin yansımalarını 2018’de göreceğiz.”
2017 yılında banka kredi faizlerindeki artışları da değerlendiren Kisin, bu artışlarla birlikte sektörde bireysel müşteriye perakende otomobil satışlarının azaldığını anlattı. Her geçen gün kiralama sisteminin geliştiğini belirten Kisin, tabloyu rakamlarla şöyle anlattı:
“Geçmiş yıllarda toplam otomobil kullanım oranları içerisinde yüzde 75’lik oranlarla otomobil satın almaları ön plandayken bu oran 2017’de yüzde 40 kiralama, yüzde 60 satış bandına geldi. Önümüzdeki yıllarda beklentimiz kiralama pazarının toplam pazarın yüzde 75’ine ulaşmasıdır. Çünkü mevcut durumda Avrupa’daki oranlar bu seviyelerdedir.”

“Merdiven altı onarımlar hayatımızı tehlikeye atıyor”
Kiralamanın gelişmesinin bir takım sıkıntıları beraberinde getirdiğine değinen Mehmet Kisin, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Öncelikle kiralamak adına filo kuran firmalar servis noktasında mümkün olan en uygun fiyatlı hizmeti tercih ediyor. Bu durumda merdiven altı çalışan, en ucuz fiyatı veren servisler öne çıkıyor. Araçların mevcut standartları da aşağı çekiliyor çünkü standarda aykırı uygulamalar yapılıyor. En basit örneği vermek gerekirse orijinal farı değiştirmek yerine kırılan far yapıştırılıp boyanıp yerine takılıyor.. Ertesi gün araç ani bir fren yaptığında far ayar tutmuyor ve yerinden fırlıyor. Yollardaki tehlikeler de artıyor.”

“Doluda yaşanan zararın telafi süreci devam ediyor”
Mersinde geçtiğimiz aylarda yaşanan dolu felaketinin yaralarının sarılmasına devam edildiğini de anlatan Mehmet Kisin, “Öncelikle zarar görenlere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi. Sigorta şirketleri, araç sahipleri, servislerle görüşüp bilgi aldıklarını kaydeden Kisin, “3 bin 500 – 4 bin aracı birden onarmak bizim imkanlarımızla zor olacağı için çevre illerden, hatta yurt dışından dolu onarımıyla ilgili uzman ekiplerle belli bir disiplin ve koordineyle çalışmalarımızı başlattık. Onarımlarımız halen servislerde devam etmekte. Ayrıca bu oranlar bize kaskolu, sigortalı olmanın çok doğru bir karar olduğunu da bir kez daha göstermiştir” dedi. 

“Trafik kurallarına dikkat edilmeli”
Komite olarak bir tespitlerinin de trafik kurallarına yönelik olduğunu dile getiren Kisin, “Maddi ve manevi trafik kazalarında Türkiye’nin dünyada ilk sıralarda yer aldığını söyleyebilirim. Ehliyet sınavlarına hazırlanırken anlatılan motor nedir? Marş nedir? Şarj nedir gibi tamircilerin bilmesi gereken konular yerine trafik kuralları, trafik ışığı olmayan kavşaklarda geçiş üstünlüğü, yol çizgileri gibi detayların üzerinde daha fazla durulması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

“Kanun işvereni de korumalı”
Son olarak İş Mahkemelerinin işverenin haklarını korumaması noktasında yaşadıkları sıkıntılara değinen Kisin, sözlerini, “Biz pozitif ayırımcılık istemiyoruz ama kanunun, adaletin işverenin haklarını da korumasını istiyoruz. Günümüz ekonomik şartlarında işveren üzerindeki sabit maliyetler ve değişkenler her geçen gün artmaktadır. Buna bir de hak etmediğimiz halde işçiler üzerinden çıkan mali yükün eklenmesini doğru bulmuyoruz” diye tamamladı.