KKTC’nin Tanınması İçin Diplomasi Seferberliği Şart…
KKTC’nin Tanınması İçin Diplomasi Seferberliği Şart…
Geçtiğimiz hafta Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ( MTSO) olarak geniş katılımlı bir iş heyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret ettik. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’a gerçekleştirdiğimiz ziyarette öncelikle KKTC’nin uluslararası alanda tanınması konusunu konuştuk. Bu konu gerçekten dünyada eşi görülmemiş bir haksızlıktır.
KKTC’nin tanınması adına ülke olarak kamu mercilerinden iş dünyasına kadar diplomatik bir seferberlik başlatmalıyız. Biz Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak katıldığımız her uluslararası organizasyonda bu konuyu gündeme taşıyoruz. Avrupa ve ABD tarafında KKTC’yi tanımama ısrarının bir ölçüde nedenlerini- hukuki ve haklı nedenler olmasa da- kısmen anlayabiliyoruz. Ancak, özellikle Müslüman ülkelerin ve Türki Cumhuriyetlerin hiçbirinin bu kardeşlik bağlarının gereği olan olumlu davranışı göstermemesini ve KKTC’yi resmen tanımamalarının nedenlerini anlamakta zorlanıyoruz. Her başı sıkıştığında Türkiye’yi ve Türk halkını kayıtsız şartsız yanlarında bulan bu kardeş dediğimiz ülkelerin KKTC’yi tanımalarını sağlamak zorundayız. Bu evrensel hukuka sığmadığı gibi, kardeşlik hukukuna hiç sığmaz.
“KKTC’ye uygulanan çifte standart kabul edilemez”
KKTC şu anda gerçekten dünyadan tecrit edilmiş durumdadır ve dünyaya açıldığı tek kapı Türkiye’dir, Mersin’dir. Adanın Rum tarafı olan Kıbrıs Cumhuriyeti sanki tüm adanın ve orada yaşayan Türklerin de temsilcisiymiş gibi kabul ediliyor. KKTC’ye uygulanan bu çifte standart kabul edilemez. Dünyanın birçok yerinde - en yakın örneği dağılan eski Yugoslavya’da – kültürü, dini, hatta ırk kökeni bile aynı olan, ayrı birer millet bile diyemeyeceğiniz toplulukların ayrı ayrı ülkeler kurması sağlanırken ve hemen tanınırken, Kıbrıs adasında ırkları farlı, dinleri farklı, kültürleri farklı iki toplumun zorla birleştirilmeye çalışılmasını ne sosyolojik, ne kültürel ne de hukuk açısından anlamak mümkün değildir. Dünyayı yönettiğini zanneden birileri, bazı ülkeler kafasına ve çıkarına göre istediği ülkeyi bölecek, istediklerini birleştirecek… Böyle bir şey kabul edilemez. Başkaları kabul edebilir ama binlerce yıllık tarih, devlet ve millet duygusu olan Türk milleti ve Türk devleti bunu kabul etmez, etmemelidir. Yakın tarihte Kıbrıs’ta Türklere yapılan eziyetler, sindirme politikaları, asimilasyon çabaları ve Rum kesiminin cinayetleri nasıl unutulur? Bu zulüm bile bu ayrışmayı haklı göstermektedir. Biz Mersin iş dünyası olarak, sadece kamu kurumlarını değil, tüm toplumu, STK’ları, Meslek Odalarını, yerel yönetimleri bulundukları her uluslararası kurumda, üye oldukları her kuruluşta, katıldıkları her toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklı davasını gündeme getirmesi gerektiğini, KKTC’nin tanıması adına her seviyede bir diplomasi seferberliğine gidilmesini gerekli ve zorunlu görüyoruz. Özellikle çağımızda ülkelerin dış politik kararlarında en büyük etkenin ekonomik çıkarlar ve ekonomik ilişkiler olduğunu biliyoruz. Yani, günümüzde iş dünyası bir anlamda ülkelerin siyasetini etkileyen ve yön veren bir camiadır. Diplomasi büyük oranda ekonomiye yön verenler tarafından daha etkili yapılıyor. Bundan dolayı KKTC’nin uluslararası anlamda tanımasını sağlayacak, buna en çok desteği verecek olan iş dünyasıdır. Bu nedenle MTSO olarak uzun süredir sıklıkla dile getirdiğimiz bu çabayı daha da arttırarak devam edeceğiz. Nasıl ki bu işe ayak direyen, görmezden gelen, haksızlıklarına anlamsız nedenler bularak işi uzatan devletlerin kendi çıkarları adına, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı adına, Türkiye’yi kıta sahanlığında etkisiz kılmak adına bu haksızlığa göz yumduklarını biliyorsak. Biz de haklı davamızda en az onlar kadar kararlı ve ısrarcı olmak zorundayız.
“Kıbrıs ile Türkiye arasında yatırım köprüsü olmak istiyoruz”
Öte yandan, KKTC’yi güçlü kılacak, sağlam ekonomik bir yapıya kavuşturacak olan üretim ve yatırım konularında da destek olmak zorundayız. Geçen hafta MTSO olarak yaptığımız ziyarette bunları da masaya yatırdık. Mersin, KKTC’nin dünyaya açılan kapısıdır. Ancak, Mersin bundan sonra sadece bir kapı değil, Kıbrıs ve Türkiye arasında bir yatırım köprüsü olmak istemektedir. Mersin; sanayi, üretim, tarım, gıda, inşaat, lojistik ve özellikle dış ticaret ve ihracat gibi iddialı ve güçlü olduğu sektörlerde KKTC’nin yanında olacaktır. Sadece yatırım anlamında değil, Mersin elindeki güçlü know-how’la, bilgi ve deneyimiyle KKTC’yi daha çok üreten ve ihracat yapan bir ülke olmasına destek vermek istemektedir. Bu, kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC’nin kendisine uygulanan haksız tecrit uygulamalarına vereceği en iyi cevap olacaktır. KKTC’nin bu potansiyeli vardır. KKTC’li sanayicilerin ve iş dünyasının da Mersin’in desteğinden mutlu olduklarını, bunu talep ettiklerini görmek bizleri sevindirdi. Mersin en yakın kardeş elini her zaman uzatan ilk kent olacaktır. Bu noktada Kıbrıslı yetkililere ilk önerimiz Mersin’de bir KKTC Masası, Kıbrıs’ta da bir Mersin masası ya da ofisi kurarak bu iletişimi sürekli hale getirmek oldu.
Kısacası, MTSO olarak tüm Türkiye’yi, tüm iş dünyasını, temsilcilerini, STK’ları, yerel yönetimleri KKTC’nin uluslararası tanınmasına yönelik bu diplomasi seferberliğinin etkin bir parçası olmaya davet ediyorum. Davanız ne kadar haklı olursa olsun; hak verilmez alınır. Mersin her platformda Kıbrıs Türkünün yanında olacaktır.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.